Please Enable JavaScript in your Browser to Visit this Site.

top of page

Yılanın Rüya Sembolizmi



Yılanın Rüya Sembolizmi


Man and His Symbols


“Belki de aşkınlığın en yaygın rüya sembolü, tıbbın Roma tanrısı Aesclepius’un terapötik sembolü olarak temsil edilen yılandır. Bu sembol, modern zamanlarda da tıp mesleğinin bir işareti olarak yaşamını sürdürmüştür. Bu, başlangıçta zehirli olmayan bir ağaç yılanıydı; bugün onu, şifa tanrısının asasına dolanmış halde gördüğümüzde, yer ile gök arasında bir çeşit aracılık işlevi gördüğünü ifade ediyor.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 153


Man and His Symbols

“…içsel motive, bilinç tarafından yaratılmayan ve onun kontrolü altında olmayan derin bir kaynaktan fışkırır. Daha eski zamanların mitolojisinde bu güçlere mana, ruhlar, şeytanlar ve tanrılar denilirdi. Bugün de eskisi kadar aktiftirler. Eğer bize karşı hareket ederlerse, bu sadece kötü şans olarak ya da belirli insanların bize karşı olduğu şeklinde yorumlanır. Kabul etmeyi reddettiğimiz tek şey, kontrolümüzün ötesinde ‘güçlere’ bağımlı olduğumuzdur.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 71


“…biz, ayrışabilir ve kimliğimizi kaybedebiliriz. Ruh haline kapılabilir ya da akla yatkın olmayabiliriz; öyle ki insanlar ‘Sana ne girdi acaba?’ diye sorarlar. Biz ‘kontrol’ diye konuşuruz, fakat özdenetim nadir ve olağanüstü bir erdemdir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 8


“O, bilimsel tanımlara indirgemese bile, psikoik gerçekliklerle ilgilenmek zorundadır. Bu yüzden hiçbir ders kitabı psikoloji öğretemez; öğrenme, ancak gerçek deneyimle olur.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 83


“Yiyeceğimizdeki tuz ihtiyacımızı akıl yoluyla bilmesek bile, yine de ondan faydalanırız.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 76


“Bilinç, doğanın çok yeni bir kazanımıdır ve hâlâ ‘deneysel’ bir durumdadır. O narin… ve kolayca yaralanır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 6


“Genellikle, ilkel zamanlarda, temel mitolojik fikirlerin, kurnaz yaşlı bir filozof ya da peygamber tarafından ‘icat edildiği’ ve sonrasında saf ve eleştirel olmayan bir halk tarafından ‘inanıldığı’ varsayılır. Fakat ‘icat etmek’ kelimesi, Latince ‘invenire’den türemiştir ve ‘bulmak’ anlamına gelir; yani onu ‘aramak’ suretiyle bulmaktır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 69


“Birçok insan irade gücünün rolünü gereğinden fazla abartır ve aklında karar vermedikleri ya da niyet etmedikleri hiçbir şeyin zihinlerine gelmeyeceğini düşünür.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 22


“Bu gerçeğin açık kanıtlarını bilimin kendi tarihinde bulabiliriz. Fransız filozof Descartes’ın ‘mistik’ deneyimi, tüm bilimlerin düzenini bir anda, bir flaş halinde görmesiyle ilgiliydi. İngiliz yazar Robert Louis Stevenson, ‘insanın çift doğası’na dair güçlü hissine uyan bir hikaye ararken, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’nin kurgusu rüyasında ona ansızın ortaya çıktı.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 25


“Eleusis gizemlerinde, yedinci yüzyılın başlarında, nihayet bastırılan, eski Yunan’ın özünü ve ruhunu Delphik kehaneti ile birlikte ifade eden olağanüstü bir örnek bulunur. Çok daha geniş ölçekte, Hristiyan çağı da, antik Mısır’ın arketipsel Osiris-Horus miti kökenli tanrı-insan gizemine borçlu olarak adını ve önemini almıştır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 68


“Günlük hayatta…bazı ikilemler, en şaşırtıcı yeni önerilerle çözüme kavuşur; birçok sanatçı, filozof ve hatta bilim insanı, en iyi fikirlerinin bir kısmını bilinçdışından gelen ilhamlara borçludur.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 25


“Antropologlar, ilkel bir toplumun, manevi değerlerinin modern uygarlığın etkisiyle karşı karşıya kaldığında neler olduğunu sıklıkla tanımlar. İnsanlar, yaşamlarının anlamını yitirir, toplumsal örgütlenmeleri çözülür ve ahlaken çürürler. Şu anda da aynı durumdayız.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 84


“…anlamını tam olarak tanımlayamadığımız veya kavrayamadığımız kavramları temsil etmek için sürekli sembolik terimler kullanırız. Bu, tüm dinlerin sembolik dil veya imge kullanmasını sağlamanın nedenlerinden biridir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 4


“Bir çocuk…küçük olduğu ve bilinçli düşünceleri az ve basit olduğu için, ilkel zihnin, tarih öncesi bilinçdışı ile olan orijinal kimliği üzerine kurulu olan çok yönlü karmaşıklıklarını fark etmezsiniz. O orijinal zihin, çocukta da mevcuttur ve hâlâ işler durumdadır; tıpkı insan evriminin aşamaları embriyonik bedeninde olduğu gibi.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 89


“Üzücü gerçek şu ki, insanın gerçek yaşamı, amansız zıtlıklar bütününden oluşur…gündüz ve gece…doğum ve ölüm…mutluluk ve sefalet…iyi ve kötü.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 85


“…zihnin kasıtlı ve kasıtsız içerikleri arasında farkı öğrenmek gerekir. İlkel olanlar ego kişiliğinden türetilirken, kasıtsız olanlar ego ile özdeş olmayan, onun ‘öteki tarafı’ndan kaynaklanır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 22


“Hayat, bir savaş alanıdır. Her zaman öyle olmuştur ve öyle olmaya devam edecektir; eğer öyle olmasaydı, varlık sona ererdi.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 85


“Bilinçli zihin tarafından anlatılan bir hikayenin bir başlangıcı, gelişimi ve sonu vardır; ancak rüya için aynı şey geçerli değildir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 12


“Bilinç, doğal olarak bilinçdışına ve bilinmeyene karşı direnç gösterir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 17


“Bir nevrotik kişiye baktığınızda, onun pek çok şeyi bilinçli ve amaçlı yapıyormuş gibi davrandığını görürsünüz; fakat ondan bu konular hakkında soru sorarsanız, ya bunların farkında olmadığını ya da tamamen farklı bir şeyi aklında taşıdığını keşfedersiniz.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 19


“Bir şey, bilincimizden sıyrıldığında, varlığını yitirmez…Sadece gözden kaybolur. Bu nedenle, bilinçdışının bir kısmı, geçici olarak örtülenen sayısız düşünce, izlenim ve imgeden oluşur; bunlar kaybolmuş olsalar da, bilinçli zihinlerimizi etkilemeye devam ederler.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 18


“…çok sayıda hekim, histerik hastaların ifadelerini tam bir yalan olarak reddeder. Bu kişiler, bizden daha fazla yalan üretirler; ancak ‘yalan’ kelimesi kullanılacak doğru kelime değildir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 19


“Freud ve Josef Breuer, nevrotik semptomların… aslında sembolik anlamlar taşıdığını kabul ettiler. Bunlar, bilinçdışının kendini ifade etmesinin bir yoludur.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 9


“Zihnin, kendi bir kısmını izole etme yeteneği, aslında değerli bir özelliktir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 8


“Unutma…normal bir süreçtir; belli bilinçli fikirlerin, dikkatin başka yöne çekilmesi nedeniyle özgül enerjilerini kaybetmesidir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 20


“…‘medenileşmiş’ insan, yeni fikirlere tepki olarak kendini, şoktan korumak amacıyla psikolojik bariyerler örer.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 17


“İnsan…hiçbir şeyi tam olarak algılamaz veya tamamen kavrayamaz. Göz görebilir, duyabilir, dokunabilir ve tadabilir; fakat ne kadar görebildiği, ne kadar iyi duyduğu, dokunuşunun ne anlattığı ve tatlarının ne olduğu, duyularının sayısına ve kalitesine bağlıdır. Bunlar, çevremizdeki dünyayı algılamasını sınırlar.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 4


“İlkel insan, ‘akıllı’ modern torunlarından çok daha çok içgüdülerine bağlıydı; onlar, kendilerini ‘kontrol etmeyi’ öğrendiler.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 36


“Mitler, ilkel hikaye anlatıcısına ve onun rüyalarına kadar gider; hayal gücünün heyecanlandırdığı insanlara aittir. Bu insanlar, sonraki nesillerde şair veya filozof denilenlerden çok farklı değildi.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 78


“…rüya yorumlaması için hazır sistematik rehberlere, bir referans kitabı alıp belirli bir sembolü arayabileceğinizi sanmaya inanmak tam bir saçmalıktır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 53


“‘Madde’ kelimesi, hâlâ kuru, insana yabancı ve tamamen entelektüel bir kavram olarak kalmaktadır…Eski madde imgesi—Büyük Anne—nasıl derin duygusal anlamı kucaklayabiliyorsa, ne kadar farklıydı.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 94-95


“Bir insan, ruhunun efendisi olduğunu düşünmeyi sever.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 83


“Ama insan, ruh halini ve duygularını kontrol edemediği, bilinçdışı faktörlerin, düzenlemelerine ve kararlarına gizlice nüfuz etmesinin farkında olmadığı sürece, kesinlikle kendi efendisi değildir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 83


“Birey, tek gerçekliktir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 58


“Pueblo Kızılderililerinin durumu, kendi yaşamlarına içsel bir anlam katamayan, kendi medeniyetimizdeki bir adamın durumundan çok daha tatmin edicidir.

Onlar, babaları Güneş’in oğulları olduklarına inanırlar ve bu inanç, yaşamlarına sınırlı varoluşlarının ötesinde bir bakış açısı (ve bir amaç) kazandırır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 89


“Rüyalar, hayatımdaki ve teorilerimdeki tüm önemli değişimlere ilham vermiştir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 85


“Ben, yalnızca bir rüyanın açıkça ve görünür şekilde parçası olan materyalin, yorumlamada kullanılmasının gerekliliği sonucuna vardım. Rüyanın kendi sınırı vardır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 29


“Rüyalar bazen, aslında olmasından çok önce belli durumları haber verir. Bu, mutlaka bir mucize ya da önsezi biçimi değildir. Hayatımızdaki birçok kriz, uzun süreli bir bilinçdışı tarihe sahiptir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 29


“Hiçbir dahi, elinde kalem veya fırça tutarken oturup ‘Şimdi bir sembol icat edeceğim’ diye bir şey söylememiştir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 55


“Başka bir deyişle, bir bireyin görünen kişiliği oldukça normal görünse de, diğerlerinden—hatta kendisinden—sakladığı, ‘içindeki kadın’ durumunun üzücü hâlini gizleyebilir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 31


“Rüya sembolleri, içgüdüsel olanla akılcı olan insan zihninin arasındaki temel mesaj taşıyıcılardır ve onların yorumlanması, unutulmuş içgüdü dilini yeniden anlamayı sağlayarak, bilinç yoksunluğunu zenginleştirir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 52


“Ortaçağ’da, fizyologların, bezelye yapısı nedeniyle içimizde hem erkek hem de dişi unsurların bulunduğunu göstermeden çok önce, ‘her insanın içinde bir kadın taşır’ denilirdi.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 31


“Evrensel kahraman miti, daima ejderhalar, yılanlar, canavarlar, şeytanlar gibi kötülüğü alt eden ve halkını yıkım ve ölümdən kurtaran güçlü bir adam ya da tanrı-insan figürüne atıfta bulunur. Kutsal metinlerin ve törenlerin anlatımı ya da ritüel tekrarı, dans, müzik, ilahiler, dualar ve kurbanlarla bu figürün tapınımı, izleyiciyi numinöz duygularla etkiler ve bireyi kahramanla özdeşleşmeye yükseltir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 68


Goethe’nin Faust’u şöyle der: “Başlangıçta eylem vardı.”

“Eylemler” asla icat edilmezdi, onlar yapılırdı; düşünceler ise, insanın nispeten geç keşfi olmuştur.

Önce bilinçdışı faktörler tarafından eyleme yönlendirilirdi; çok uzun bir süre sonra, onu harekete geçiren nedenler üzerine düşünmeye başlaması ve aklının, başka hiçbir itici gücü tanımlayamadığı halde, kendini harekete geçirdiğini söylemesi, oldukça saçma bir fikre ulaşması uzun zaman almıştır.

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 70


“…milyonlarca insan, herhangi bir din türüne olan inancı yitirmiştir. Bu kişiler artık dinlerini anlamazlar. Hayat din olmadan sorunsuz devam ederken…acı geldiğinde, durum bambaşka olur. İşte o zaman insanlar bir çıkış yolu arar ve hayatın anlamı ile onun kafa karıştırıcı ve acı veren deneyimleri üzerine düşünmeye başlar.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 75


“Evrensel kahraman miti, daima ejderhalar, yılanlar, canavarlar, şeytanlar şeklinde kötülüğü alt eden ve halkını yıkım ve ölümdən kurtaran güçlü bir adam ya da tanrı-insan figürüne atıfta bulunur. Kutsal metinlerin ve törenlerin anlatımı ya da ritüel tekrarı, dans, müzik, ilahiler, dualar ve kurbanlarla bu figürün tapınımı, izleyiciyi numinöz duygularla etkiler ve bireyi kahramanla özdeşleşmeye yükseltir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 68


Goethe’nin Faust’u şöyle der: “Başlangıçta eylem vardı.”

“Eylemler” asla icat edilmezdi, onlar yapılırdı; düşünceler ise, insanın nispeten geç keşfi olmuştur.

Önce bilinçdışı faktörler tarafından eyleme yönlendirilirdi; çok uzun bir süre sonra, onu harekete geçiren nedenler üzerine düşünmeye başlaması ve aklının, başka hiçbir itici gücü tanımlayamadığı halde, kendini harekete geçirdiğini söylemesi, oldukça saçma bir fikre ulaşması uzun zaman almıştır.

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 70


“Organik ve psikik büyüme arasında prensipte hiçbir fark yoktur. Bir bitkinin çiçeğini üretmesi gibi, psihe de semboller yaratır. Her rüya bu sürecin kanıtıdır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 64


“Arketipler, muhafazakar doğalarına rağmen, statik değildir; sürekli dramatik bir akış içerisindedirler. Böylece, tekil, süreklilik gösteren bir Benlik ölü olurdu. Fakat bölünüp yeniden birleştiği sürece yaşar. Karşıtlıklar olmaksızın hiçbir enerji olmaz! Bu kaçınılmazdır, çünkü bilinç aynı anda yalnızca birkaç imgeyi tam netlikle tutabilir ve hatta bu netlik dalgalanır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 20


“Normal unutmanın yanı sıra… hoş olmayan anıların ‘unutulması’yla ilgili birkaç vaka vardır…ki, insanın kolayca kaybetmeye hazır olduğu anılar…Nietzsche’nin de belirttiği gibi, yeterince inatçı olan gurur, hafızanın geri adım atmasını tercih eder. Böylece, kayıp anılar arasında, bastırılmış ve uyumsuz doğaları nedeniyle subliminal durumda olanlar da bulunur. Psikolog, bu içerikleri bastırılmış olarak adlandırır.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 22


“…sadece, insan zihninin böylesi yeni materyaller üretebilme kapasitesine işaret etmek istiyorum; bu, rüya sembolizmi söz konusu olduğunda özellikle önemlidir…”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 26


“Böylesine zengin bir materyal damarına ulaşabilme ve bunu etkili bir şekilde çevirebilme yeteneğine ‘dahi’ denir.”

—Carl Jung, Man and His Symbols, s. 25


Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız. 



Büyük Sır Üstadı serisi 4 kitap birarada

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bu blog içeriği konusunda her türlü istek ve şikayetinizi aşağıdaki e-postaya yazabilirsiniz.

©2024 Bilinçdışı Yayınları A.Ş.

bottom of page