Please Enable JavaScript in your Browser to Visit this Site.

top of page

Simya, Psikoloji ve Tao: Bilinçdışıyla Yüzleşme ve İçsel Dönüşüm


Simya, Psikoloji ve Tao: Bilinçdışıyla Yüzleşme ve İçsel Dönüşüm

Marie Louise von Franz Bilinçdışıyla Yüzleşme, “Simya: Sembolizme ve Psikolojiye Giriş”


“Eğer ona safça bakarsak, simyada nihai ürünün doğa düzeninde çok aşağı bir şey olarak gördüğümüz bir taş olması garip bir durumdur; sadece orada duran bir şey. Taş ne yer ne içer ne uyur, sadece sonsuza dek orada kalır. Tekmeleseniz, tekmelenen yerde kalır ve hareket etmez. Ama simyada bu hor görülen şey, amacın sembolüdür. Bunun ne anlama geldiğine dair bir fikir edinebilmek için, Doğu’nun mistik diline, simyaya ve bazı diğer Hristiyan mistik tradisyonlarına derinlemesine dalmamız gerekir.


Bilinçdışıyla savaşarak ve onunla yüzleşerek yeterince uzun süre acı çektiğinizde, nesnel bir kişilik türü oluşur; insanda barış ve sükûn hâlinde olan, yoğun biçimde canlı ama eylemsiz ve çatışmaya katılmaksızın öylece duran bir çekirdek (nüve) meydana gelir. Zihinsel sükûnet çoğunlukla insanlar uzun süre acı çektiğinde ortaya çıkar; bir gün bir şey kırılır ve yüzlerinde sessiz bir ifade belirir, çünkü merkezde, çatışmanın dışında veya ötesinde kalan ve eskisi gibi devam etmeyen bir şey doğmuştur.


Elbette, iki dakika sonra yine çatışmaya kapılabilirler, çünkü çatışma çözülmemiştir; ama bir anlığına da olsa bu sessiz, çatışmanın ötesinde duran tek şeyi deneyimlemişlerdir ve o andan sonra süreç farklılaşır. Artık insanlar bir şeyler aramıyorlardır, o ‘şey’in var olduğunu bilirler; bir an deneyimlemişlerdir onu. Bundan sonra ‘opus’un bir hedefi vardır: o ânı yeniden bulmak ve yavaş yavaş onu koruyabilmek, böylece süreklilik kazanan bir şeye dönüşsün.


Hayatın tüm mücadelelerinde, hep çatışmanın ötesinde duran o tek şey vardır; Dr. Jung’un “Altın Çiçeğin Sırrı” üzerine yorumunda çok güzel tarif ettiği gibi, sanki gök gürültülü fırtınanın üstünde bir dağın tepesinde duruyor gibisiniz. Kara bulutları, şimşekleri ve yağan yağmuru görürsünüz, ama içinizdeki bir şey bunların hepsinin üstündedir ve sadece bakar.


Bir bakıma siz de içindesinizdir, ama öte yandan dışındasınızdır. Daha alçakgönüllü veya küçük ölçekte, içinizi yok eden bir çaresizlik fırtınasında ya da bir çatışmanın yıkıcı, çözücü saldırısı altında bile bir saniyeliğine mizah duygunuzu koruyabilirseniz ona ulaşmış olursunuz – belki negatif animus (erkil imge) sizi yeniden ele geçirir, ama aniden kendi kendinize dersiniz ki, ‘Bu tür lafları daha önce de duymuştum.’


Yıkıcı animustan çıkamayabilirsiniz, hâlâ çok güçlü olabilir, fakat içinizdeki bir yan gülümser ve o aptalca şarkıyı daha önce duyduğunu söyler; kendinize gülmek istersiniz, ama gururunuz izin vermez, böylece negatif animusla devam edersiniz ve o yine sizi ele geçirir.


Bunlar tanrısal anlar; bir şeyin net ve hareketli olduğu, zıtlıkların ve acının ötesine geçtiği anlardır. Genelde sadece kısa sürer, ama kendiniz üzerinde yeterince uzun süre çalışmaya devam ederseniz taş yavaş yavaş büyür ve artık hayatın maymun-sirkine katılmayan, kişiliğin sağlam çekirdeği hâline gelir.”

~Marie Louise Von Franz, Alchemy, s. 169-170


8. Ders, s. 238, “Alchemy” (Marie-Louise von Franz):

Soru: ‘Daha önce “aşırı analiz edilmiş” kişiden, altın balıkla birlikte akarsuya atlaması gereken kişiden söz etmiştiniz. Çünkü o kişi de deneyimin dışında kalıyordu. Bunu söylediğiniz şeyle ilişkilendirir misiniz?’


Dr. von Franz:

“Evet, ama şimdi geri döner ve balıklarla yüzerse, kendini balık sanmaz ve balık varoluşuna yakalanmaz. Deneyime, saf deneyime döner ama artık ona yakalanmaz. Rüyanın metaforunu kullanırsak, suya dönmek tamamen ve kendiliğinden deneyimin içine girmek anlamına gelir, ama kişiliğin ikinci bir parçası sanki deneyimi izliyormuş gibi yine de dışarıda kalır.


Doğu terimleriyle konuşursanız, insan kendiliğinden yaşamaya devam eder ama bir yanı hep Tao ile ilgilidir. Olan bitene kapılmazsınız, ama Tao’ya yönelik olursunuz; hayattan bu kadar çekilebiliyorsanız ölümsüzlüğe ulaşırsınız. Artık ölüm bile kişiliğin çekirdeğini etkilemeyen bir rastlantı hâline gelir; bu da en azından öznel olarak ölümsüz olma deneyimidir.


Soru:

‘Suya atlamak, sanki bilinçli olarak bilinçdışına atlamak gibi değil midir?’


Dr. von Franz:

“Hayır, her zaman değil; bu durumda, kişinin bilinçli olarak bir deneyimin içine atlamasıydı diyebilirim, hayat deneyiminin içine. Bir içedönük (introvert) için bu böyle olurdu. Bu örnekte, bilinçdışına atlamak söz konusu değildi—onu çoktan yapmıştı—bu kez hayata atlamak, yeniden yaşamaya başlamak, ‘Bu benim animam,’ vb. diye sürekli düşünmeden yaşamak demekti.”


Yorum:

“Hayat ırmağı anlamına gelirdi.”


Dr. von Franz:

“Evet, hayat nehrine girmek demek.”


“Jung, Annem ve Ben” (Jane Cabot Reid), s. 351

“Onkel” Dr. Carl Jung’dur.


“Onkel’e bu Tao içinde olma hâlinin—tabiri caizse—harika bir his olduğunu anlattım; sanki dalganın tepesinde taşınıyormuşsunuz gibi. Herkesin isteğine uymak zorunda kalmamak, çubuğa bağlı bir maymun gibi dans etmemek ne büyük rahatlıktı, ve uyum hissi ne büyük bir ferahlıktı. Muhteşem!


Onkel şöyle dedi: ‘Bilinçdışı baskın olduğunda, insan kuvvetli bir rüzgârın sürüklediği bir dalganın üzerinde taşınıyormuş gibi hisseder ve hiçbir çaba yoktur. Bu, bir çocuğun annesinin kollarında taşınmasına benzer. Bir cennet hâli, belirli bir kutsanma durumudur. Bir mutluluk dalgası üzerinde taşınırsınız.’ Sonra Onkel bana çocukluğumu hatırlayıp hatırlamadığımı sordu; güzel bir yaz sabahı dışarı çıkıp bütün gün mutlu olur, doğayla ve varoluşla bütün olurdum.


‘O anda sonsuz yaşam akışının içindesin. Bu bir kutsanma hâlidir. ‘Bir’sindir ve bu bir cennet, çok belirgin bir dinî deneyimdir. Artık akışın içindesin ve Tanrı içeriden, Benlik’teki saklı hazineden işler. Bu hazineyi Tanrı’nın hazinesi olarak düşünebiliriz.’”



Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız. 


Büyük Sır Üstadı serisi 4 kitap birarada

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bu blog içeriği konusunda her türlü istek ve şikayetinizi aşağıdaki e-postaya yazabilirsiniz.

©2024 Bilinçdışı Yayınları A.Ş.

bottom of page