Çocuk Rüyaları Analizi Semineri Kısım VI
- Nazlı
- 20 Şub
- 3 dakikada okunur

Çocuk Rüyaları: Dört-Beş Yaşındaki Bir Erkek Çocuğun Rüyası (Haydutlar Mağarası)
Sunum Yapan: Dr. Hans Wespi
“Bir anda kendimi karanlık bir haydut mağarasında buldum. Mağara, yalnızca köşedeki bir ateşin ışığıyla aydınlanıyordu. Ateşin çevresinde birkaç figür oturuyordu. Özellikle iki haydut dikkatimi çekti: Biri çok uzun ve güçlüydü, diğeri ise sanki bir sırık gibi incecikti ve kurnaz bir sırıtışla gülüyordu. Acıktığımı söyledim ve bir parça ekmek istedim. Büyük olan, sert bir ses tonuyla yanıma doğru geldi ve beni ürküttü. Bu sırada ‘sırık gibi ince’ olan haydut, büyük bir çamur parçasından ufak ufak kopardığı çamur parçalarını bana uzatıp o sinsi gülümsemesiyle yememi söyledi. İkisi de tam başımdaydı; ben de o çamur parçalarını yemek zorunda kaldım. İğrendim ve sonunda korkuyla uyandım.”
Dr. Wespi’nin Sunumu
Dr. Wespi:
Bu rüyayı çocuk dört veya beş yaşlarındayken gördüğünü hatırlıyor. Şu anda yetişkin biri olarak hâlâ bu rüyayı net şekilde anımsadığına göre, belli ki üzerinde kalıcı bir etki bırakmış. Profesör Jung, önceki derslerde de vurguladığı gibi, çocuklukta görülen ve yetişkinlikte unutulmayan rüyalar çoğunlukla bireyin hayatının bütününe ışık tutan semboller barındırır. Bilinçdışında derin izler bırakmış olabilir.
Rüyada iki belirgin motif var:
Karanlık Haydut Mağarası: Ateşle aydınlanan, korkutucu, tehditkâr bir mekân.
İki Haydut Figürü: Biri iri yarı, diğeri çok zayıf ve uzun; çocuğa çamur yediriyorlar.
Bu motifleri nasıl anlamlandırabiliriz? Yetişkinler çocuğun gözünde genellikle “dev” gibi algılanır; ancak burada iki haydut olarak belirmeleri, çocuğun bilinçdışı için fazlasıyla tehditkâr bir durumu yansıtıyor. Kendini savunmasız hissediyor ve onlardan zorla bir şey (çamur) yediğini görüyoruz. Bu da “beslenme” veya “içselleştirme” ile ilgili zıt duyguları temsil ediyor olabilir.
Genel Değerlendirme (Dr. Wespi)
Önceki oturumlarda tartışılan “iki dev” veya “iki figür” motifinin tekrarını görüyoruz. Biri kas gücüyle öne çıkarken, diğeri sinsi zekâ veya kurnazlıkla dikkat çekiyor. Bu, çocuğun gözünde yetişkin dünyanın iki ana boyutu gibi:
Fiziksel güç (büyük ve tehditkâr).
Zihinsel/kurnaz güç (ince ama tehlikeli, manipülatif).
Küçük çocuk acıkmış ve “Bir parça ekmek isterim” diyor. Normalde sevgi ve ilgi bekleyen bir çocuğun “beslenme” talebine karşı, haydutların çocuğa “çamur” vermesi, çocuğun beklentilerinin boşa çıkması veya aldatılması olarak yorumlanabilir.
Haydutların duruşu, çocuğu korkutacak şekilde. Ateşin loş ışığında oturmaları, mağaranın tekinsiz atmosferi, rüyanın korku yönünü güçlendiriyor. Rüyada “ekmek” gibi temel bir besinin yerine “çamur” verilmesi, çocuğun bilinçdışında “yanıltılma” veya “ihmal edilme” duygularına işaret edebilir. Belki de aile içi bir sıkıntıyı, çocuğun istediğini bulamamasını ya da ebeveynlerin sert ve soğuk tavırlarını sembolize ediyor.
Ancak rüyayı sadece ebeveyn ilişkisine indirgemek de daraltıcı olabilir. Bazı çocuklar, dış dünyanın (toplumsal kurumlar, kurallar, vb.) “acımasız” veya “zorlayıcı” yanını bu tür haydut imgeleriyle deneyimler. Bilinçdışı, çocuğun “dünya korkusu”nu “haydutlar” şeklinde sahneye koyuyor olabilir. Çocuğun henüz anlayamadığı bu sert/tehdit edici otorite, bazen “çamur”u dayatır: İstenmeyen bir durumu kabullenmek zorunda kalmak.
Profesör Jung’un Yorumu
Profesör Jung:
Önceki seanslarda da belirttiğimiz gibi, çocuk rüyalarında bu kadar canlı ve tehditkâr sahneler, çocuğun iç veya dış gerçeklikte derin bir çatışma yaşadığını gösterir. Rüyanın kolektif yönü ise iki ana arketipsel figürün (güçlü dev ve sinsi uzun adam) belirişiyle kendini belli eder. Bu, tıpkı eski mitolojik ikililer gibi okunabilir:
Üstün Fiziksel Güç (örneğin, dev, canavar, vs.)
Üstün Zihinsel Güç (kurnazlık, hile, büyü)
Çocuk her ikisi karşısında da çaresiz kalır ve en temel ihtiyacını (ekmek) talep ettiğinde bile aldatılır (çamur yedirilmesi). Bu belki de doğal beklentilerinin karşılanmaması şeklinde yorumlanabilir. “Ekmek” burada sevgi, ilgi, destek veya güvenli ortam talebini de simgeleyebilir. “Çamur” ise çocuğun bu beklentisinin kirli veya değersiz bir şeye dönüşmesini ifade edebilir.
Metaforik Olarak:
“Ekmek yemek” → Ruhsal veya duygusal doyum sağlamak.
“Çamur yemek” → Tiksinme, zorla dayatılmış değersiz şeyler; belki de incitici veya sağlıksız koşullar.
Bu rüyayı yorumlarken, elbette çocuğun aile dinamiklerini, o dönemde yaşadığı stres unsurlarını, korkularını bilmek isteriz. Fakat elimizde bu detaylar yok. Dolayısıyla rüyayı daha genel kolektif sembolleriyle analiz ediyoruz. Haydutların ininde tutsak olmak, çocuğun “vahşi, tehdit edici dünyanın elinde” kalma korkusunu temsil ediyor. Çocuğun ruhsal dünyasında büyük bir çaresizlik ya da kandırılma hissi öne çıkıyor.
Yetişkin bir bakışla söyleyecek olursak: İnsan, hayatın zorlukları karşısında çocuksu bir savunmasızlık duyabilir; beklediği “sağlıklı besin” (duygusal destek, onay, sevgi) yerine “yanlış/doğru olmayan” şeyler verilmesi gibi. Kişi, genç yaşta bile bilinçdışında bu ikiliğin acısını hisseder ve rüyada dehşetle uyanır.
Profesör Jung (devamla):
Çocuğun bu rüyayı asla unutmamasının nedeni, muhtemelen çok derin bir duygusal kaygıya denk gelmiş olmasıdır. Belki de gerçek hayatta ebeveyn ya da önemli bir otorite figürü tarafından hayal kırıklığına uğramış, korunmadığını, beslenmediğini (ruhsal veya fiziksel açıdan) hissetmiş olabilir. Bu deneyim, arşetipsel bir korku sahnesi olarak rüyasına yansımış ve ömür boyu unutulmayacak bir izlenim bırakmıştır.
Devam Bölümleri:
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments