Carl Jung’un Toplum Hakkındaki Görüşleri
- Nazlı
- 11 Mar
- 4 dakikada okunur

Carl Jung on Society – Anthology
(Carl Jung’un Toplum Hakkındaki Görüşleri – Bir Derleme)
**“Toplumda düşünce ayrılığı, zihinsel yaşamın bir aracı olarak işlev görür ama bu bir amaç değildir; uzlaşma da aynı derecede önemlidir.
Çünkü psikoloji temelde dengelenmiş zıtlıklara bağlı olduğundan, tersine çevrilebilirliği dikkate alınmamış bir yargı nihai kabul edilemez.
Bu tuhaflığın nedeni, ruhun (psişenin) ne olduğunu anlamamızı sağlayacak, psikolojinin üstünde veya dışında herhangi bir bakış açısı bulunmamasıdır.”**
~Carl Jung, Man and His Symbols (İnsan ve Sembolleri), s. 59
“Bilinçdışı, kolektif ruh (collective psyche) olarak, toplumun psikolojik temsilcisidir.”
~Carl Jung, The Symbolic Life (Simgesel Yaşam), s. 453.
“Birey, toplumsal talepler tarafından, kendi bireyleşmesini topluma eşdeğer bir hizmet işiyle satın almakla yükümlüdür.”
~Carl Jung, The Symbolic Life, s. 452.
“Yeni vahiy (revelation) yaşamını yitirdiğinde, bu demektir ki ateş geçmişin tüm ölü odununu (eskiyi) tüketmiştir; o zaman geriye hâlâ kurum veya Kilise kalır (Ecclesia, ‘toplum’ demektir). Bu yüzden ‘Kilise’ diye adlandırdığımız şey, eğlence için kurulmuş bir topluluk bile olabilir. Ecclesia, herhangi bir ortak amaç için toplanan insan grubu anlamına gelir.”
~Carl Jung; Cornwall Semineri; s. 19.
“Her kim düşünürse ki yaşamın tekdüze düzenlenmesiyle eşit bir mutluluk dağılımı elde edilebilir, o kişinin insan toplumu dediğimiz çok sisli bir ufka—ya da çok bulanık bir bakış açısına—sahip olduğu açıktır.”
~Carl Jung; CW 6.
“Toplum, sihirli açıdan etkili figüre ihtiyaç duyduğundan, kitledeki boyun eğme isteği ile bireydeki iktidar arzusunu (will to power) bir taşıyıcı olarak kullanır ve böylece kişisel prestijin (kişisel itibarın) oluşmasını sağlar.”
~Carl Jung; “The Relations between the Ego and the Unconscious” (Ben ile Bilinçdışı Arasındaki İlişkiler), 1928.
“Bilge insan, kurtarıcı veya kurtarıcı-tanrı imgesinin arketipsel kökeni, kültürün şafağından beri insanın bilinçdışına gömülü hâlde, uykudadır; zamanlar bozulduğunda ve bir toplum ciddi bir yanlışa düştüğünde uyanır.”
~Carl Jung; Modern Man in Search of a Soul (Ruhunu Arayan Modern İnsan).
“İlkel (primitif) bir toplumun maneviyatının modern uygarlığın etkisine maruz kaldığında neler olduğunu antropologlar sık sık anlatmıştır. Halk, yaşamlarının anlamını yitirir, toplumsal örgütlenmeleri çöker, ve ahlaken çürürler. Biz şu anda aynı durumdayız.”
~Carl Jung; Man and His Symbols (İnsan ve Sembolleri), s. 84.
“Toplum üzerinde, ahlaki rahatlık duygusu ve sorumluluk eksikliği kadar bölücü ve yabancılaştırıcı bir etki yaratan başka hiçbir şey yoktur; öte yandan, karşılıklı projeksiyonların (yansıtmaların) geri çekilmesi, anlayış ve yakınlaşmayı en çok teşvik eden şeydir.”
~Carl Jung; The Undiscovered Self (Keşfedilmemiş Benlik), s. 72.
“Gerçekte, birey ile toplum veya bir grup arasındaki olumlu ilişki vazgeçilmezdir, çünkü hiçbir birey tek başına ayakta durmaz; bir grupla simbiyoz hâlinde olmaya ihtiyaç duyar.”
~Carl Jung, Letters Cilt 1, s. 508.
“Ahlak bize dışarıdan dayatılmaz; doğuştan içimizdedir — yasa değil, ama toplumsal insan yaşamını mümkün kılan bir ahlaki doğadır.”
~Carl Jung, CW 7, “On Eros Theory,” s. 27.
“Birey şimdi kendini Tanrı’dan kopararak bütünüyle kendisi olmak suretiyle kendi konumunu sağlamlaştırmalıdır. Bu sırada, aynı anda toplumdan da kopar; dışarıdan bakıldığında yalnızlığa dalar, ama içerideki (ruhsal) bakımdan Cehennem’e, yani Tanrı’dan uzaklaşmaya…”
~Carl Jung, CW 18, §1103.
“Newton, ruhsal yalnızlığı nedeniyle bilinçdışına doğru bir atılım (breakthrough) yaşadı. Toplumdan ve insan zekâsının topluluğundan uzaklaştığımızda, ruhlar (spirits) bilinçdışından yükselir.”
~Carl Jung, Jung-Ostrowski, s. 60.
“Biz akıllı varlıklar olarak, insan toplumuna bağımlıyız; bilinçdışı, gerçekliğin yerini tutamaz.”
~Carl Jung, Jung-Ostrowski, s. 60.
“Aslında, toplum kendi gölgesiyle yüzleşmeye dahi başlamadı ve karanlık güçlerle başa çıkmak için gereken Hristiyan erdemlerini geliştirmekten çok uzak.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 133-138.
“Toplum, İsa’yı örnek alma (imitatio Christi) fikrinden kendini koparacak lükse sahip değildir, hatta gölgesiyle çatışmanın —yani Mesih’e karşı Şeytan—, özün kendisinde Tanrı’daki benliğin birliğine giden uzak yola sadece ilk adım olduğunu bilse bile.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 133-138.
“Bu gelişmenin önemini kavramaktan uzak ve bu gelişmenin bilinçdışı olduğu bir toplumda yaşadığımız için, Hristiyan simgesinin geçersizleşmesini engellemek bize düşüyor; her ne kadar bazılarımıza gelecekteki gelişimin bir vizyonu bahşedilmiş olsa da.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 133-138.
“Elbette, eğer toplum yalnızca değerli bireylerden oluşsaydı, uyum sağlamak (adaptasyon) faydalı olurdu; fakat gerçekte, çoğunlukla budalalardan ve ahlaken zayıf bireylerden oluşur ve seviyesi en iyi temsilcilerinin bile çok altındadır; ayrıca kitle, özünde, tüm bireysel değerleri boğar.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 217-221.
“Bireyin topluma uyum sağlaması gerektiğine tamamen katılıyorum. Ama yine de, bugün toplumsal eşitleme süreci tarafından ciddi şekilde tehdit edilen ve yalnızca yaşamın taşıyıcısı olan bireyin devredilemez haklarını savunmaya devam ediyorum.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 221.
“Akdeniz kültürü, üç-dört bin yıllık siyasal ve dinsel düzen kuralı üzerine inşa edilmiştir; bu da yerel koşullara bağlı yarı-barbar toplum biçimlerini çoktan geride bırakmıştır.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 336-338.
“Kendimizi Hristiyan topluluğuna (collectivity) atarız, burada Tanrı’nın iradesini bile unutabiliriz; zira toplum içinde kişisel sorumluluk duygumuzu kaybeder ve akıntı ile birlikte sürükleniriz.”
~Carl Jung, CW 18, Par. 1539.
“İslâm’ın etkisiyle ilkel bir toplumun psikolojik yeniden yönelim yaşamasıyla birlikte gelişen Arap sanatında, bunun güzel örnekleri vardır.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 387-388.
“Her şeyden önce, ‘iş birliği yapmak’ gibi bir umudunuz olamaz; zira bizim zamanımızda ve toplumumuzda, sırf sizin ‘benzersizliğinizin’ (uniqueness) ifade edebileceğini bilen biri nerede bulunabilir? Bu, asla yitirilmemesi gereken mücevherinizdir.”
~Carl Jung, Letters Cilt II, s. 480-481.
“Katılım mistique ile toplum, bireyi kendinde hapseder; bu, hâlâ birbirinden ayrışmamış bireylerin var olduğu anlamına gelir; yani henüz kendilerinin ayrı birer kişilik olduğunu bilinçli şekilde koparamamışlardır.”
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 205-218.
“Toplum içindeki birey, arketipin bir parçası olarak anlaşılabilir; toplu temsilden ayrıştırılmış bir parçadır bu.”
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 205-218.
“Eğer birey ruhen gerçekten yenilenmezse, toplum da yenilenemez; çünkü toplum, kurtarılmaya ihtiyaç duyan bireylerin toplamıdır.”
~Carl Jung, CW 10, Par. 536.
“Gündelik anlamda ‘din’ (religion) diye adlandırılan şey o kadar büyük ölçüde bir ikamedir ki, bunun aslında insan toplumunda önemli bir işlevi olup olmadığını ciddiyetle düşünüyorum. Bu yüzden ben ona ‘iman’ (creed) demeyi tercih ediyorum.”
~Carl Jung, CW 11, Par. 648.
“İnsan, toplum olmaksızın var olamazsa, oksijen, su, albümin, yağ vb. olmadan da var olamaz. Tıpkı bunlar gibi, toplum da onun varlığının gereken koşullarından biridir.”
~Carl Jung, CW 16, Par. 224.
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments