C.G. Jung Konuşuyor: Röportajlar ve Karşılaşmalar Bölüm 2
- Nazlı
- 28 Mar
- 6 dakikada okunur

"Eğer kadın ve erkek aynı olsaydı, bu bir çıkmaz olurdu. Dünya kısır kalırdı."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 244–251
"Arazi düz olduğunda su akmaz; gidecek yeri yoktur; durgunlaşır. Enerji üretmek için zıtlıklar gerekir — bir yukarı ve bir aşağı."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 244–251
"Bu, insan ile Tanrı arasındaki bir çatışmadır; burada insanın Luciferyan dehası H-bombasında, antik tanrıların herhangi birinden çok daha etkili bir şekilde yok etme gücü üretmiştir."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 244–251
"Her Jekyll kendi Hyde’ını görene kadar insanı öğrenmeye başlamalıyız."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 244–251
"[Jung] şöyle demişti: Gerçeği yaz, yanlış anlaşılmayı bekle ve sonuçlarına katlan. Hayatı boyunca yaptığı buydu."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 237–238
"Eğer kendi kaderinle ilgilenmiyorsan, bilinçdışı ilgilenir."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
"Toprakaltı (ktonik) doğamızı genellikle kötülükle, ruhsal doğamızı ise iyilikle özdeşleştiririz. Karanlık güçleri kabul etmeli ve onları dışa yansıtmaktan vazgeçmeliyiz."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
"Yatağa git. Sorunun hakkında düşün. Ne rüya göreceğini izle. Belki Büyük Adam, iki milyon yaşındaki adam konuşacaktır. Çıkmaz sokakta, işte ancak o zaman onun sesini duyarsın."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
"İnsan olma dürtüsü durdurulamaz derecede güçlüdür ve her zaman ona güvenebilirsin; ama bu, her şeyin mutlaka olumlu şekilde sonuçlanacağı anlamına gelmez."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
"Sanki doğayı biliyoruz! Ya da psişeyi! Belki de iki milyon yaşındaki adam bir şeyler biliyordur."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
"İlkel insanlarla konuşmakta hiç zorlanmam. Büyük Adam’dan ya da onun karşılığı olan bir şeyden bahsettiğimde anlarlar. Büyük Adam, tepki veren bir şeydir."
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Zor şeylerden geçeriz; işte bu kaderdir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
İnsan, ölebilsin diye analizden geçer. Ben analiz sürecini, sonu göz önünde olarak, bireye eşlik edebilmek için sonuna kadar götürdüm—ki ölebilsin.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Analist, elinden geldiğince hayata yardım etmelidir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Temel eğilimin ne olduğunu—Tanrı’nın iradesinin ne olduğunu—görmek gerekir. Eğer buna uymazsan, mahvolursun. Hayatını, sağlığını mahveder.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
O, yani Büyük Adam, tek bir darbeyle her şeye tamamen farklı bir yüz kazandırabilir—ya da her şey olabilir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Etik bir gelenek değildir; etik, benimle Büyük Adam arasındadır.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Yol anlatılamaz. Onu kimse anlatamaz, anlatmamalıdır da. Zen’in yolu gibidir—keskin bir bıçak gibi, ama aynı zamanda bir yılan gibi kıvrılarak ilerler.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Zihnini berraklaştırmak için bir mandala çizersin ve bu meşrudur. Ama bir başkası “Aa, demek böyle çiziliyor!” deyip bir mandala çizerse, bu bir hatadır; bu bir aldatmacadır, çünkü kopya çekmektedir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Asla ilke gereği “evet” ya da “hayır” deme. Bunu sadece içtenlikle hissettiğinde söyle. Gerçekten evetse, evettir. Eğer gerçekten hayırsa, hayırdır. Dışsal bir nedenden dolayı evet dersen, batarsın.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Eğer dürüst değilsen, bilinçdışın için bir hiçsin.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Eğer bilinçdışını yakından takip edersen, zekân belli bir seviyenin altına düşmez ve zaten sahip olduğun zekâya hatırı sayılır bir miktar daha eklersin.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Eğer bilinçdışını entelektüel bir şekilde ele alırsan, kaybolursun. O bir kanaat değil, bir varsayım değil. O bir Varlık’tır. Bir gerçektir. Oradadır. Gerçekleşir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Bilinçdışının ürettiğini kabul etmelisin ve onun dilini anlamalısın. O doğadır ve insan biçimlerine çevrilmelidir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
İnsanın onurunun sebebi, bunu yapabilme yeteneğine sahip olmasıdır. Yaratımda yansıma yoktur. Yansıtmak insanın görevidir ve bunu, baskılanmadığı sürece yapabilir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Beyaz adamın safdilliği—egoyu Büyük Adam’la özdeşleştirmesidir!
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Hasta, senin söylediklerinden çok, olduğun kişi tarafından etkilenir—gerçek varlığın tarafından.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
Analistin çözülmemiş sorunları vardır çünkü o hayattadır—hayat her gün bir sorundur.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 359–364
İnsan, bilmeden her zaman Tanrı ile meşguldür. Bazı insanların sezgi ya da içgüdü dediği şey, Tanrı’nın ta kendisidir. Tanrı, bize ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini söyleyen içimizdeki sestir. Yani, vicdanımızdır.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking, s. 249
İnsan, insanın en kötü düşmanı haline gelmiştir. Bu, insan ile Tanrı arasında bir çatışmadır; bu çatışmada insanın Lucifervari dehası, eski tanrılarınkinden çok daha etkili şekilde yok etme gücüne sahip H-bombasını üretmiştir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking, s. 248
Tanrı, hayatımızdaki üstün güçten başka bir şey değildir. Tanrı’yı her gün deneyimleyebilirsin.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking, s. 249
Arketipler… entelektüel olarak icat edilmemiştir. Onlar her zaman oradadır ve bilinçdışında mitlerle karşılaştırılabilecek belli süreçler üretirler. Mitolojinin kökeni budur. Mitoloji, arketiplerin yaşamını biçimlendiren bir dizi imgenin dramatizasyonudur.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking, s. 348
Bilimsel görüş ayrılıkları, Freud’la aramızda belli bir uzaklaşmaya neden olmuş olsa da, yine de bilimsel kariyerimde bana rehberlik etmiş insanlar olarak Freud ve Janet’e duyduğum minnettarlık duygusu beni onları onurlandırmaya sevk ediyor.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Yine de bir Protestan olarak, şunu açıkça görüyorum: iyileştirici etkileri açısından hiçbir inanç sistemi psikanalize Katoliklik kadar yakın değildir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Katolik litürjisinin sembolleri, bilinçdışına öyle zengin bir ifade imkânı sunar ki, psişe için eşi bulunmaz bir besin gibidir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Yine, zenci danslarına, Charleston’a ve caza olan çılgınca ilgiye bakmak yeterlidir—bunların hepsi, kitlesel psişenin içinde yer alan ve ilkel insanların bizden daha yüksek bir derecede sahip olduğu güçlerin daha eksiksiz bir gelişimine duyulan büyük özlemin belirtileridir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Aşırı katı olmayan ve aslında birçok insanın kötü olarak nitelendireceği türden bir eğitim, benim deneyimime göre en iyisidir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Ruhsal hijyenin ne kadar önemli olduğu, ruhsal hastalığın ne kadar tehlikeli olduğu; tüm hastalıkların sulandırılmış bir ölüm olduğu gerçeğinden, nevrozun ise bundan başka bir şey olmayıp sulandırılmış bir intihar olduğu ve kötü huylu süreci serbest bırakıldığında çok sık ölümcül bir sona yol açtığı gerçeğinden anlaşılmaktadır.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 38–46
Tüm Nazi liderleri, kelimenin tam anlamıyla “ele geçirilmiş” (musallat olunmuş) durumdaydı ve onların propaganda bakanının eski çağlardan kalma şeytanî adamın işareti olan çarpık ayakla damgalanmış olması kesinlikle bir tesadüf değildir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 149–155
Evet, şeytanlar var; tıpkı Buchenwald’ın varlığı kadar kesin bir şekilde.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 149–155
Sembolün bir geleceği vardır. Geçmiş onu yorumlamak için yeterli değildir, çünkü her gerçek durumda geleceğin tohumları da bulunmaktadır.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 141–145
Rüyaları nedensel bakış açısıyla açıklarken Freud onların birincil nedenlerine ulaştı. Ama beni ilgilendiren şey, bir insanın neden bir şeyi değil de başka bir şeyi rüyasında gördüğüdür.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 141–145
Kişi asla korkuya boyun eğmemelidir, ama aynı zamanda kendi kendine korktuğunu da itiraf etmelidir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 141–145
Ama Jung’un güçlü elini kendi elimle kavradığımda, bana doğru yayılan büyük bir umudun canlı, inatçı, bulaşıcı sıcaklığını hissettim.
~Pierre Courthion, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 141–145
Hâlâ, benim tarafımdan tedavi edilmek isteyen çok sayıda Alman’dan başvuru alıyorum. Eğer bu başvurular, suçu sadece Gestapo’daki birkaç kişinin üzerine yıkmak isteyen ‘dürüst Almanlar’dan geliyorsa, o durumda vakayı umutsuz olarak değerlendiriyorum.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 149–155
İnsan yavaş yavaş bir uroborosa, yani kendi kuyruğunu yiyen varlığa dönüşüyor; bu figür antik zamanlardan beri içine şeytan girmiş insanın sembolüdür.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 149–155
Hastalığı boyunca, hatta hezeyan içinde olduğu anlarda bile, sürekli olarak fikirlerin zihnine hücum ettiğini, hâlâ bu fikirleri değerlendirmeye ve kaydetmeye çalıştığını bize söyledi.
~Esther Harding, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 171–179
Kadınlar, derinlerde erkeklerden çok daha dayanıklıdır. Kadınlara ‘zayıf cinsiyet’ demek tam anlamıyla saçmalıktır.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking, s. 244–251
...şu anda Balık burcunun ikinci balığını kat eden ekliptik çizgisi, onun başından değil altından geçiyor. Bu, yıldızlara göre uğursuz güçlerin en yüksek seviyeye ulaşamayacağı, yani ‘zirveye varamayacağı’ anlamına gelir.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 171–179
Psikolojinin, insan bilgisi içinde öylesine karmaşık bir alan olduğunu düşünüyorum ki, bu alanda çalışanların mutlaka felsefi bir altyapıya sahip olması gerektiğine inanıyorum.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 99–113
Tıbbi psikoloji alanındaki terminolojinin hâlâ eski Babil’in diller karmaşası durumunda olduğunu biliyorsunuz.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 99–113
Görüyorsunuz, ben bir filozof değilim. Sosyolog da değilim—ben bir tıp adamıyım. Gerçeklerle ilgilenirim.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 205–218
Felsefeye dair çok fazla okuma yapmadım. Sadece bulgularımı ifade edebilmek için felsefi kavramları kullanmak zorunda kaldım.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 205–218
Benim kavramsal çerçevem, Freud’dan çok Carus’a benzer.
~Carl Jung, C.G. Jung Speaking: Interviews and Encounters, s. 205–218
Carl Gustav Jung ve psikolojisini eğlendirerek öğreten ve dünyada tek olan bir roman serisi olduğunu biliyor muydunuz? Daha fazla öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Comments